Her milletin kültüründen doğan ve medeniyeti oluşturan, kendi içinden doğan ve genetik kodlarıyla uyum sağlayan bazı tezahürleri vardır. Bu tezahürlerle geçmişe tutunur ve geleceğe yürür. Adetleri, gelenekleri, mimarisi, yeme-içmesi bu tezahürlerdir ve milleti millet yapar. Daha da önemlisi millet tutar. Medeniyet sahibi bir milleti, hiç bitmeyen bir merdivene tırmanan bir insana benzetirim. Tırmanmış olduğu basamaklar geçmiş birikimidir. Çıkacağı her yeni basamağı da geçmiş birikimi üzerine ve ona uygun bir şekilde üste koymalıdır. Geçmiş kültürel birikimi inkâr etmek, altını boşaltır. Düşmek kaçınılmazdır. Geçmişini tanımadan yeni basamaklar koymaksa ancak boşa çabadır. Bugün yıkılmazsa elbet yarın yıkılır. Peki biz tırmananlardan mıyız? Olduğu yerde kalanlardan mıyız? Düşmek üzere olanlardan mıyız? Yoksa çoktan düştük de farkında olmayanlardan mıyız? Karar yüce İslam ümmetinindir. Ancak pek iç açıcı bir durumda olmadığımıza dair söylentiler de yok değil. Osmanlı’nın s...