Ana içeriğe atla

Kayıtlar

2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Kabahatliyi Kahraman Görme

  Müslümanlar uzun zamandan beri içinden çıkılmaz bir kısır döngünün içinde kıvranıyor. “Din terakkiye mâni midir?” sorusu ile başlayan Müslümanların savunmaya geçiş dönemi bugün “İslami terör var mıdır?” sorusu ile devam ediyor. Sorular dönem dönem değişiyor ama netice değişmiyor. Soruları batı üretiyor, Müslümanlar sanık sandalyesinde kan ter içinde sorulara cevap verip kendini temize çıkartmaya çalışıyor. Sorulara cevap verme psikolojisi o kadar baskın geliyor ki kimse “Batı ne zaman yargıç koltuğuna oturdu da bana soru soruyor” veya “Ben ne zaman sanık sandalyesine oturdum ve cevap vermek mecburiyetinde kalıyorum” diyemiyor. Diyen bir iki cılız ses de mahkeme salonundaki bindirilmiş güruhların gürültüsü arasında duyulmuyor.  Yazıyı okuyan birçok genç kardeşlerimiz belki “Din terakkiye mâni midir?” cümlesinin ne anlama geldiğini bile anlamayacak. Anlayamayanlar için biraz okuma molası tavsiye ediyorum. Anlayanlar için yazıya devam edeyim.  Müslüman izzet sahibidir. Doğ...

Önce Kültür Sonra Eğitim

  Cumhurbaşkanımız 2016 yılı Kasım ayında yaptığı bir konuşmada eğitim konusunda önemli bir öz eleştiride bulunmuştu.     Konuşmasında çok sayıda derslik yapıldığını, öğretmen atamalarının tamam olduğunu, ders kitaplarının ücretsiz dağıtıldığını, öğrencilere tablet verildiğini, bütçeden en büyük payın eğitime ayrılmasına rağmen eğitim konusunda başarının yakalanamadığını dile getirmişti. Bu konuşmanın üzerinden yaklaşık iki buçuk yıl geçti. Daha önce olduğu gibi bugün de eğitimin sorunları, çözüm önerileri, yeni projeler konuşulmaya devam ediyor. Konu üzerinde yazıp çizen, kamera karşısına geçip söz söyleyen çok. Yapısal sorunlardan tutun da öğretmen yetersizliğine kadar masaya yatırılmayan konu kalmadı. Bu kadar tespitin arasında hangisi doğru hangisi eğri insan kestirmekte zorlanıyor. Ancak doğru olan bir şey var ki eğitimdeki düzenlemeler hedeflediğimiz sonuçları bir türlü sağlayamıyor. Kanaatim odur ki eğitimde özlenen resmi küflendiren ve çürüten rutubetin kaynağı ço...

Haberler ve Toplumsal Psikolojimiz

Yüzyıllar boyunca halkın dilden dile aktardığı, unutmadığı ve büyük bir tecrübenin korumasında bugünlere ulaştırdığı atasözlerini ciddiye almak lazım. Bugünlerde birilerinin işine gelmediği için medyada eleştirilen ve sözlüklerden çıkartılması bile gündeme gelen atasözleri bu kadar kolay harcanmamalı. Bu atasözlerinden biri de “Birine kırk gün deli dersen deli olur” sözü. Bir insanın psikolojisi, çevresinden maruz kaldığı etkiye belli bir süre direnebiliyor. Kendi iç sesinde “Hayır! Ben öyle değilim!” dese de zamanla diğer insanların bakışlarına, sözlerine, tavırlarına uyum sağlıyor. Belki de Yüce Allah’ın insana vermiş olduğu “İçinde bulunduğu ortama uyum sağlama” yeteneği insanı böyle bir değişime sürüklüyor ama sonuçta insan kaskatı kalamıyor. Zamanla mutlaka değişiyor. Bir insana kırk gün deli dersen deli olur sözündeki gerçek toplumsal bir hastalığımızı teşhis etmek için de bulunmaz bir araç. Gençlerimiz arasında tembelliği, pasifliği, öfkeyi kabullenmiş ve bunu kendine bir kimlik...