Bermuda Şeytan Üçgeni üzerinde, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi
(DKAB) dersleri üzerinde kopa(rıla)n fırtınalar kadar fırtına kopmamıştır. Yeni
nesil Bermuda Şeytan Üçgeni’ni bilir mi bilmem ama DKAB derslerini iyi
bildiklerinden şüphem yok. Bir taraftan kaldırılması için rüzgârlar
estirilirken bir taraftan müfredatı eleştiriliyor; bir taraftan öğretmen
yeterlikleri tartışılırken bir taraftan ders kitapları sorgulanıyor. Anayasal
olarak okutulması gereken bir ders olduğu için pergelin ucu sağlamda ama
içeriği üzerindeki tartışmalar epey denge bozucu boyutlarda.
Zorunlu ders olması dolayısıyla bu dersin içeriği üzerinde
herkesin söz hakkı var. Ateistinden alevisine, sofisinden liberaline kadar
herkes fikrini söylemek ve kendi asgari müştereklerini talep etmek hakkına
sahip. Öyle olunca da ortaya kimseyi memnun etmeyen bir içerik çıkıyor. Yeni
ders bu haliyle hiç kimseyi memnun etmiyor.
1982’den beri iyisiyle kötüsüyle okutulan, nesilleri din
kavramıyla, İslam ilkeleriyle, ibadet ve dualarla tanıştıran bu ders İmam Hatip
Ortaokullarında da okutuluyor. Ancak görünen o ki orada da bu ders üvey evlat muamelesi görüyor.
Bildiğiniz üzere diğer okullarda seçmeli olarak okutulan Kur’ân-ı Kerim, Temel
Dini Bilgiler ve Hz.Muhammed’in Hayatı dersleri zorunlu ders. Bunun üzerine
Arapça dersini de koyduğunuzda epey bir ders saati ediyor. Tüm bu derslerin
yanında DKAB dersi haftada bir saat yer
edinebilmiş.
Diğer ortaokullarda haftada iki saat okutulurken İHO’larda
niçin bir saat okutulduğuna gelince, bu konuyu yakın zamana kadar yanlış
algıladığımı anladım. Ben “Niçin haftada iki saate çıkartılmıyor? Haftada bir
saat bu ders için yeterli değil” diye düşünüp dururken devletin konuya bakış
açısının tam ters istikamette olduğunu gördüm. Meğer genel yaklaşım iki saate
çıkartmak değil, tamamen kaldırmakmış. Ancak anayasada bu dersin mecburi bir
ders olduğu ibaresinin yer alması nedeniyle kaldırılamıyor, bu nedenle de bir
saat olarak okutulmak zorunda kalınıyormuş.
DKAB dersinin kimseyi memnun etmediği ve müfredatındaki bazı
konular nedeniyle İHO’larda da pek hazzedilmediğini anlayabiliyorum. Ancak
bunun çok güzel bir fırsata da kapı açabileceğini görmek gerek. Nasıl mı?
Normal orta ve lise okullarında DKAB dersleri genel bir
İslam perspektifi sunması ve derli toplu bir Ahlak normu kazandırması açısından
son derece önemli bir ders. İçeriğinin yetersizliğini bir tarafa bırakırsak her
çocuğumuzun bu konularla tanıştığı ortak bir platform olduğu için bu dersten
vaz geçmek çok zor. Bu özelliği sebebiyle İHO’larda da mutlaka yer alması ve
içeriğinin de İHO’lara göre değiştirilmesi gerekiyor.
İHO’lardaki Arapça, Kur’an-ı Kerim, Temel Dini Bilgiler ve
Hz.Muhammed’in Hayatı dersleri hiç şüphesiz gerekli ve önemli dersler ancak bir
şeyler eksik kalıyor. Öğrencilerimizde “İslam” kavramı ve kültürü istediğimiz
şekilde şekillenemiyor. Neticede İslam, hayatın her anını şekillendiren,
zihnimizi, hayata bakışımızı, tavır ve davranışlarımıza işleyen topyekûn bir
kültür demektir. İşin özü, İslam bir yaşam tarzıdır. İşte bizim İHO’larda
öğrencilerimize veremediğimiz de bu çatı kültür. Kur’an, Siyer, Temel Dini
Bilgiler derslerinin hepsi yüce dinimizin bir boyutunu anlatıyor ama bunları
birbirine bağlayarak bir “İslam” benliği sağlanamıyor. Müslümanlık bir şahsiyet
haline gelemiyor. Bu dersler bir filin bacakları, kuyruğu, kulağı gibi ama
öğrenciler bunun bir fil olduğunu anlayamıyor. Parçalar eksik ve dağınık
kalıyor.
Bu dağınıklığı toparlayacak ve yavrularımıza İslam’ın ne
olduğunu anlatacak bir derse ihtiyacımız var. Bu yüzden benim önerim DKAB
derslerini kullanmaktır. Temel Dini Bilgiler dersinin İHO’lardaki ve diğer
okullardaki müfredatları farklı. Yani bu dersin İHO’lara özel bir müfredatı
var. Üstelik ünitelerinin neredeyse tamamı DKAB dersinin içinde de var. O halde
bu iki ders birleştirilip haftada 3 saate çıkartılabilir. Haftada 3 saatlik bu
derse özel bir müfredat hazırlanıp adına “İslam Kültürü”, “Din Dersi”, “Din
Bilgisi”, “İslam” gibi bir isim konabilir. İmandan ibadetlere, ahlaktan islam
tarihine kadar birçok ünite ile öğrencilere bir “İslam çerçevesi” çizilebilir.
En fazla şikayet ettiğimiz konu olan “öğrencilerde bilinç ve davranış
değişikliği” üzerinde duracak şekilde bu ders yapılandırılabilir. Birkaç yıldır
okutulan seçmeli din derslerinin arasındaki bağlantıları kuracak, öğrenciye Kur’an,
siyer ve ahlakın ne olduğu ile ilgili düşünme fırsatı verecek olan böyle bir
ders İHO’ların en büyük eksiklerinden biridir.
İHO’lar büyük bir fırsat. Bu fırsatı en iyi şekilde değerlendiremezsek
hesabını da Allah’a veririz. Hz.Peygamber’e (s.a.v.) emredilen “en güzel
şekilde mücadele etmek” prensibi bizim için de geçerli. Biz de İHO’ları en
güzel şekilde planlamalı, kurgulamalı ve işletmeliyiz. İHO’lar için özel DKAB
dersini bir de bu perspektiften düşünelim. Düşünmek için ödenek gerekmiyor ne
de olsa.
Yorumlar
Yorum Gönder