Ana içeriğe atla

İyi Öğretmen...

  • İyi öğretmen iyi kalplidir.  Kötüye değil iyiye yorar. Bilmiyorsa onu sorar. Merak eder, cevap arar.
  • İyi öğretmen zor sinirlenir, kolay sakinleşir. Zaten hep kendindedir.
  • İyi öğretmen dertlere devadır. Sorusu olana ayıracak zamanı, derdi olana sunulacak dermanı vardır. Dertli öğrenciyi gözünden tanır, kanatlarının altına alır. Yardım isteyen memnun kalır.
  • İyi öğretimen boş konuşmaz. Az konuşur, hoş konuşur. Konuşunca hakkı konuşur. Susması bile bir şeyler anlatır. Yeri gelir öğrencinin kanını kaynatır, yeri gelir çağlar atlatır.
  • İyi öğretmenin varlığı sıkmaz, yokluğu özletir. Okula gelmeyince ya da derse girmeyince öğrenciyi merakla bekletir. Dersi doludur, hep dinletir. Zil çalar da öğrenciye 'hocam biraz daha...' diye söyletir. 
  • İyi öğretmen gelince bela değil felah gelir. Bazen bir bakışıyla sorun çözer, bazen bir sözüyle dert bitirir. Sınıfa huzur, öğretmenler odasına erdem getirir. Duruşuyla mesaj verir, ses tonuyla buzlar erir.
  • İyi öğretmenin tonla derdi olsa, talebesi dertsiz sanır. Derdi hep de evde kalır. Güler yüzü takılıdır. Öğrencisi zanneder ki 'hocam ahlak timsalidir, orada hep çakılıdır'.
  • İyi öğretmen sabırlıdır. Haddi aşan talebeye, mühlet verir, zaman tanır. Aceleden hüküm vermez. Kalbi zulme boyun eğmez. En zor öğrenciyi bile, kurda kuşa teslim etmez. Bilir ki bir derdi vardır, belki kalbi-gönlü dardır. Çözüm arar ve der ki 'belki onun derdi vardır'.
  • İyi öğretmen affeder hep. Pişman olan pişman olmaz, af dileyen darda kalmaz. Affeder ve gönül alır. Zannedersin nefsi yoktur. Unutur da anı kalır.
  • İyi öğretmen bir başkadır. Onu gören hayran kalır, ondan pek çok dersler alır.
Mustafa Yılmaz
mustafayilmaz77@gmail.com

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Öğretmenime Mektup

Sevgili ö ğ retmenim, Siz bu mektubu okudu ğ unuzda ben çoktan b ü y ü m üş olaca ğı m. L ü tfen kim oldu ğ umu, nerede oldu ğ umu merak etmeyin. Kimli ğ imden çok, yazd ı klar ı ma önem verin. Size bu mektubu k ü ç ü kken yaz ı yorum ve b ü y ü d üğü mde size vermeyi planl ı yorum. Asl ı nda bu mektuplardan herg ü n bir tane yazmay ı planl ı yorum. Ç ü nk ü size yaz ı lacak o kadar çok ş eyim, edecek o kadar te ş ekk ü r ü m ve sitemim var ki... hepsini bir deftere s ığ d ı ramam zaten. Y ı llar sonra ş imdiki bana "gelip y ü z ü me söylesen olmaz m ı yd ı ?" diyeceksiniz eminim. Ama siz de biliyorsunuz i ş te, ben utangaç, k ı r ı lgan ve cesaretsiz bir çocu ğ um. L ü tfen beni anlay ı n. E ğ er b ü y ü d üğü mde bu cesareti kendimde bulabilirsem (b ü y ü kler cesur oluyormu ş ) bunlar ı size elden vermeyi d üşü n ü yorum. Bug ü n s ı n ı fta dediniz ki; " Kim ne derse desin, Ahiret var... Kesin." Bu söz ü n ü z ü defterimin en ü st ü ne ...

Ahtapotun Kolları: Sevgili Cep Telefonları

Orta öğretim  kurumları yönetmeliğindeki bir değişiklikle cep telefonunu sınıfta kullanmak disiplin suçu olarak belirlendi. Gerçi daha önce ilköğretim yönetmeliğinde “derste açık bulundurmak” uyarı cezası olarak belirlenmişti ancak artık liselerde de cep telefonuyla ilgili bir disiplin maddesi yer alıyor. Kınama cezasını gerektiren davranış maddesi aynen şöyle: “Ders saatleri içinde öğretmenin bilgisi ve kontrolü dışında bilişim araçlarını açık tutarak dersin akışını bozmak.” *** Bu maddeyi öğretmenlerin olumlu, öğrencilerin olumsuz, velilerin umursamaz karşıladıklarını düşünmek zor değil. Ancak meselenin taraf olmaktan daha derin analizlere ihtiyacı var. Yönetmeliğe göre okula telefon getirmek yasak değil. Hatta bu maddeyle serbest hale gelmiş oldu. Çünkü yasak ders içini kapsıyor. Öğrenci cep telefonunu teneffüste açık tutulabilir ve hatta görüşmeler yapılabilir. Artık öğretmenler teneffüste cep telefonlarına hiçbir şekilde müdahale edemez. Eden de uyanık öğrenci...

İlkokul Öğretmenim Sabahattin E’ye Soruyorum:

Bir keresinde gülmüştüm ve siz bana “inşallah hep böyle güzel gülersin” demiştiniz. Bütün arkadaşlarım bana bakmış ve hep beraber gülmüştük. O günden sonra topluluk içinde gülmeyi, konuşmayı çok seviyorum. Allah sizden razı olsun. İkinci sınıftayken “dersi dinleyemeyecek kadar derdi olan lütfen benimle paylaşsın” demiştiniz. Benim de sıkıntılarım, korkularım vardı. Dersten sonra sizinle konuşmak, içimi dökmek çok iyi gelmişti. O güne kadar benim dertlerimle karşılıksız ilgilenen insanların varlığından beni niçin haberdar etmediniz? Allah sizden razı olsun. Tenefüste nöbetçiydiniz. Ben de merdivenden koşarak iniyordum. Beni arkamdan yakalamasaydınız büyük ihtimalle düşecek ve bir yerlerimi kıracaktım. Beni hırkamdan tutarken parmağınızı incittiniz. Ertesi gün parmağınız alçıdaydı ama yine de bana gülümseyerek bakıyordunuz. Benim bir yerim kırılmasın diye kendinizi feda etmeniz kendimi okulumda büyük bir güven içinde hissetmeme sebep olmuş, size olan sevgim bir kat daha artmıştı. Bu...