Sevgili anne
babalar,
Çocuklarınız sizin canınız, ciğeriniz her şeyiniz. Onların burunları
kanasa, ateşleri çıksa, gözlerinden yaşlar aksa sizin de kalbinizin kanadığını
biliyorum. Allah’ın size verdiği “evlat sevgisi” çocuklarınızın bu dünyadaki en
büyük savunma silahıdır. Hayata en zayıf bağlarla bağlanmaya çalıştığı bebeklik
ve çocukluk döneminde yüce Allah sizdeki “sevgi” nimetiyle çocuklarınızı
acımasız dünyada korunaklı bir faunusun içine alıyor.
Ne var ki yıllar geçtikçe anne babalarla çocukları arasında giderek
artan bir iletişimsizlik, sınırları aşan bir çatışma peydah oluyor. İki tarafla
da iç içe olduğumuz için bu çatışmayı herhalde en ziyadesiyle biz öğretmenler
gözlüyoruz. Velilerden artık “aramız çok iyi, hiçbir sözümüze karşı çıkmıyor,
bir dediğimizi iki etmiyor” diyen yok gibi. Neredeyse hepsi şöyle dert yanıyor;
“Bize karşı çok asi. Bizimle konuşmuyor. Odasına kapanıp saatlerce bilgisayar
oynuyor. Bizi dinlemiyor, ofluyor, bağırıyor, hatta kalbimizi kırarcasına ve
arsızca üstümüze geliyor… Biz de aynı şekilde karşılık verecek olsam kendini
öldürmekle veya evden kaçmakla tehdit ediyor. Ne yapacağımızı şaşırdık”. Bu
dertli velileri dinlerken öğrencilerin birçoğunun okulda fazla problem
çıkarmayan, uyumlu öğrenciler olduğunu görmek beni daha da şaşırtıyor. Eskiden
çocuklar evde uslu, okulda yaramaz olurlardı. Şimdi giderek tam tersi bir durum
ortaya çıkıyor.
Problemleri tespit etmek ve net olarak ortaya koymak önemlidir ancak
burada bir köşe işgal ediyorsak bir adım daha ileri gidip çözümü de konuşmak
gerek. Velilerle öğrenciler arasındaki bu ilişkinin dönüşümü niçin oldu ve
nasıl önlemler almak gerekir? Analiz etmek gerekiyor.
Çocuklar, öğrenen varlıklardır. Ancak onlar sizin söylediklerinizden
değil, yaptıklarınızdan veya yapmadıklarınızdan öğrenir. Evinizde yalan
söyleniyorsa yalan söylemeyi, israf yapılıyorsa israf etmeyi, yalan
söylenmiyorsa dürüst olmayı, israf edilmiyorsa tutumlu olmayı öğrenirler.
Buraya kadar hepimizin bildiği bir konu. Ancak şurasını unutuyoruz ki
çocuklarımız iletişimi de bizden öğrenir. Çocuklarınızın sizi ciddiye almasını,
yüzünüze bakmasını, sözünüzü ciddiye almasını istiyorsanız bunu ona küçük
yaştan itibaren öğretmelisiniz. Biraz meşakkatli bir eğitim süreci olan
iletişim eğitimi maalesef günümüz ailelerinde neredeyse tamamen unutulmuş
durumda. Annesi ve babası tarafından ciddiye alınmadan, dertleri dinlenmeden,
yüzüne bakılmadan büyütülen çocuklardan ilerde bu davranışı beklemek
haksızlıktır elbette.
İstersen ki
sözün geçsin;
Fedakarlık
edeceksin...
İstersen ki
nazın geçsin;
Vefa nedir
bileceksin...
İstersen ki
sevileyim;
Cefasını
çekeceksin...
İstersen ki
öğreteyim;
Ezasını
çekeceksin...
"Mustafa'yım
ne bileyim"
Kelamını
sileceksin.
Mustafa Yılmaz
mustafayilmaz77@gmail.com
Yorumlar
Yorum Gönder