Sonunda beklenen değişiklik yapıldı ve İlköğretim Kurumları
Yönetmeliği değişti. Uzun süredir bu değişikliğin zaruri olduğunu, aciliyetine
rağmen değişiklik yapılmamasının idareci ve öğretmenleri zor durumda
bıraktığını söylüyorduk.
Zira 8 yıllık kesintisiz eğitim 4 yıllık üç devreye
ayrılmıştı. Bu radikal değişimin yanında seçmeli derslerle birlikte yeni bir
sistem devreye sokulmuştu. Bunun yanında İmam Hatip Ortaokul adında yeni bir
okul çeşidi açılmıştı ve birlikte birçok soru cevap bekliyordu. Bu değişime
rağmen eski yönetmelikle devam edilemezdi. Çünkü eğitim öğretim kurumları
yönetmelikle idare edilir ve her daim en güncel yönetmeliklerle sorunlara
çözümler üretilmesi gerekir.
Yeni yönetmeliği artıları ve eksileriyle incelemek, olumlu
yönlerine vurgu yapmak, eksiklikleri de bir an önce dile getirmek, daha iyiyi
bulabilmek için gerekli. Dolayısıyla bu yazıda, yönetmeliğin değişen yönlerini
masaya yatırmak istiyorum.
Bizim beklentimiz, kurumların ayrılmasına paralel olarak
ilkokul ve ortaokullar için ayrı yönetmeliklerin çıkartılmasıydı. Ancak gördük
ki okulöncesi, ilkokul, ortaokul ve imam hatip ortaokulları (İHO) aynı
yönetmelikte toplanmış. Yani özel ve resmi okul öncesi kurumları, ilkokullar,
ortaokullar ve imam hatip ortaokulları tek bir yönetmelikle ve tek çatı altında
düzenlenmiş. Bu kurumlar kendi içinde bağımsız, kendilerine özel ihtiyaçları
olan ve kendilerine özel yönetmeliklere ihtiyaç duyan kurumlardır.
Madem okul öncesi kurumları yaygınlaştırmak istiyoruz,
kaliteyi ve talebi arttırmak istiyoruz; madem ilkokulları ortaokullardan
ayırdık, ayrı idareciler, ayrı kadrolar tahsis ettik 4 yıla indirdik, madem
ortaokullarda daha önce görülmemiş seçmeli dersler koyduk ve 4 yıla çıkarttık;
madem imam hatip ortaokullarını açtık, yepyeni bir anlayışla çalıştırmaya
başladık, o zaman bunlara ayrı yönetmelikler de hazırlanmalıdır ki
geliştirilebilir, sürdürülebilir bir anlayışla bu kurumları işletmenin yolu
açılsın.
Bizim önerimiz okul öncesi yönetmeliğinin, ilkokul
yönetmeliğinin, ortaokul yönetmeliğinin ve imam hatip ortaokulları
yönetmeliğinin ayrı ayrı hazırlanmasıdır. Şu anda zorunlu olmayan okul
öncesinin, zorunlu eğitimle aynı çatı altında yönetmelikle düzenlenmesi
ilginçtir. Özellikle imam hatip ortaokullarının durumu, özel bir yönetmeliğe
acilen ihtiyaç duyurmaktadır. Din Öğretimi Genel Müdürlüğü’nün bu konuya zaten
eğildiğini, bu konuda kafa yorduğunu tahmin etmek zor değil.
Yeni yönetmelikte performans görevleri kaldırılmış
görünüyor. Geçen yıl liselerden kaldırılan performans görevleri yeni yönetmelikte
hiç anılmamış. Notla değerlendirmek için öğretmenlerin kullanacağı argümanlar;
yazılılar, ders ve etkinliklere katılım ve (varsa) proje ödevleri.
Performans görevlerinin kaldırılmasının hem olumlu, hem de
olumsuz tarafları var. Önce olumlu tarafından bakalım: Yoğun ders müfredatı
arasında performans görevlerini öğrencilere yaptırmak, notla değerlendirmek
gerçekten zordu. Velilerin “Bu ödevleri evde biz yapıyoruz” demelerinin
ardından sayın bakanımızın performans görevlerinin kaldırılması talimatı
vermesi de ayrı bir çarpıklığı ortaya sermişti. Zira performans görevi evde
yapılmaması gereken, derste özel vakit ayırarak hep birlikte kotarılması
gereken bir görevdi. Ancak öğretmenler, uygulama zorluğundan olsa gerek, bu
görevleri proje ödevi gibi eve havale etmişlerdi. En sonunda performans
görevleri doku uyuşmazlığı teşhisiyle tarihin tozlu sayfalarına kaldırıldı.
Olumsuz tarafı ise kısa ve net: Madem başa dönecektik, bu
yolu niye teptik? Dikkatinizi çektiyse, yeni yönetmelikle geldiğimiz nokta eski
sistemin aynısı. Eskiden yazılılar, sözlüler ve dönem ödevi vardı. Şimdi de
yazılılar, ders ve etkinliklere katılım ve proje ödevi var. Demek normali
buydu. Dere, ne kadar zorlarsanız zorlayın yine eski yatağını buldu. Biz yine
gereksiz denemelerle zulmettiğimiz nesillerimizle kaldık.
Yönetmeliğin bir başka zikre değer bölümü, ikili öğretim
yapılan okullarda sabahçı-öğlenci arasındaki süreyle ilgili bölümü. Yönetmeliğe
göre sabahçıların dersinin bitmesiyle öğlencilerin derse girmesi arasında en
çok 30 dakika olmalı. Burada “en çok” ifadesinin yanına bir de “en az”
ifadesinin konması yerinde olurdu. Zira birçok okul sabahçıları gönderip
öğlencileri okula alırken büyük bir kargaşa yaşıyor. Yönetmelikte bu arada “en
az 10 dakika olmalıdır” gibi bir ifade yer alırsa okul idarecileri buna uymak
ve daha rahat bir değişimi sağlamak zorunda kalacaklardır.
İmam hatip ortaokullarına kayıtta adres kayıt sisteminin
çalıştırılmaması, isteyen velinin istediği İHO’ya öğrencisini kaydettirebiliyor
olması İHO’larda kalite sorunu doğurabilir. Sınıf sayılarının ideal sınırda
tutulabilmesi için öğrenciler arasında seçim yapmak zorunlu olacaktır. Bu
nedenle yönetmelikte “talebin fazla olması durumunda” ne yapılacağı açıkça
belirtilmelidir. Yani bu okullara
(ihtiyaç durumunda) öğrenci seçme hakkı verilmelidir.
Yeni yönetmelikte İHO’ların en fazla sorun yaşadıkları bir
problem de çözülmüş görünüyor. İHO idareci ve öğretmenleri, ara sınıflarda
nakille gelen öğrencilerin Kur’ân-ı Kerim, Arapça gibi derslere uyum
sağlayamadıklarını söylemekteydiler. Yeni yönetmeliğe göre nakille gelen
öğrenciler önce seviye tespit sınavına alınacak. Bu sınavda başarılı
olamayanların kayıtları yapılmayacak. Bu değişiklikle İHO’larda eğitim-öğretim
kalitesini düşüren önemli bir mesele de halledilmiş oluyor.
Yönetmelikte şahsen ilgimi çeken bir bölüm de yer almakta.
Zira bu bölümü gördüğümde kendi çocuklarımı ilkokula kaydettirirken
yaşadıklarım aklıma geldi. Zira 2011 yılında çocuklarımı kendi çalıştığım okula
kaydettirememiştim. O yıl bakanlık özel bir yazıyla “öğretmen çocuğu dahi olsa
… adres kayıt sistemi dışında kalan bir okula kayıt edilmez” diyerek kapıları
kapatmıştı. Bu yönetmelikte ise okul çalışanlarının çocuklarının nakillerinin
çalıştıkları kurumlara yapılabileceği ifadesi yer alıyor. Hatta anne babası
çalışan çocukların nakilleri, çalıştıkları iş yerine yakın olan okula da
yapılabilecek. Olması gerekenin bu olduğunu söylemek herhalde yeterli.
Yönetmeliğin bir başka ilginç maddesi de İHO’larda sınıf
tekrarıyla ilgili. Yönetmeliğe göre, İHO’larda “ortaokul haftalık ders
çizelgesi dışında kalan zorunlu derslerden sınıf tekrarına kalan öğrencilerin,
bu dersler dışındaki diğer zorunlu derslerden başarılı olmaları durumunda
velilerin yazılı başvurusu ile başka bir ilköğretim kurumundaki bir üst sınıfa
nakilleri yapılır”. Bu madde, herhalde önümüzdeki eğitim öğretim yılında çok
konuşulacak. Zira öyle görünüyor ki İHO’lardaki Kur’ân-ı Kerim, Arapça,
Hz.Muhammed’in Hayatı, Temel Dini Bilgiler derslerinden başarısız olan
öğrenciler şube öğretmenler kurulu kararıyla sınıfta bırakıldığında veliye bir
seçenek sunulacak. Öğrenci ya bir yıl kaybederek sınıf tekrarı yapacak, ya da
normal bir ortaokula nakil olarak üst sınıftan devam edecek. Yani sınıf geçmiş
olacak. Bu madde, başarısız öğrenciyi elemek açısından İHO’ların elini
kuvvetlendirecek bir koz olacaktır.
Öğrenci başarısının değerlendirilmesinde eskiden beri
“puan/not” ikilisi kullanılıyordu. Yeni yönetmelikte “not” kavramını göremedik.
Bu, karnelerin 5’lik sisteme göre değil, 100’lük sisteme göre düzenleneceği
anlamına mı geliyor? Bunu da önümüzdeki öğretim yılında göreceğiz.
Yönetmeliğin önemli değişikliklerinden biri de ortaokullarda
okutulan seçmeli derslerin artık notla değerlendirilecek olması. Geçen yıl,
yönetmelikte “seçmeli dersler notla değerlendirilmez” ifadesi yer aldığı için
seçmeli derslere not verilememişti. Bu yönetmelik artık bu derslerin de
“başarılı/başarısız” potasına sokulduğunu gösteriyor. Ancak burada da sorulması
gereken sorular var. Mesela Kur’ân-ı Kerim gibi “tekâmül” gerektiren derslerde
başarısız olan öğrenciler, bir sonraki yıl, bir üst dersi alabilecek midir?
Yoksa başarısız olduğu dersi tekrar etmesi mi istenecektir? Bu da herhalde
zamanla çözülecek sorunlar arasında yer alıyor.
Yeni yönetmelikte, devamsız öğrencilerle ilgili de önemli
bir madde var. Buna göre eğitim ve öğretim yılında özürsüz 20 gün devamsızlık
yapanlar ile bir üst sınıfı başarmada güçlüklerle karşılaşabilecek öğrencilerin
sınıf geçmesi veya sınıf tekrarına, ikinci dönemin son haftasında şube
öğretmenler kurulunda karar verilecek. Yani devamsız öğrenciye sınıf tekrarı
yaptırma veya sınıf geçirme hakkı şube öğretmenler kuruluna veriliyor.
Yönetmeliğin disiplin cezaları bölümünde artık cep telefonu
da yer alıyor. Teknoloji geliştikçe artık kaçınılmaz olarak sınıflara giren cep
telefonları ile ilgili belirsizlik bu yönetmelikle giderilmiş. Zira artık okula
cep telefonu getirmek “yönetmelikle” serbest. Ancak bu sizi aldatmasın.
Getirmek serbest ancak derste cep telefonunu açık bulundurmak “uyarı cezasını”,
okul içinde izinsiz görüntü ve ses kaydetmek ise “kınama cezasını”
gerektiriyor. Herhalde bundan sonra okul idarecileri cep telefonu araması
değil, açık cep telefonu taraması yapacaklar.
Tüm bu değişiklikler, yenilikler, eklemeler ve çıkarmalar
neticesinde yönetmeliği nereye koyduğumuzu da belirtmemiz gerekiyor. Her şeyden
önce yeni bir yönetmelik hazırlanması iyi bir şeydir. Moda tabirle “yetmez ama
evet” denebilecek bir yönetmelikle karşı karşıya olsak da ben buna “hepsi bir
arada gitmez ama evet” diyorum. Tabi yönetmelikte
görülen aksaklık ve ihtiyaçların anında düzeltilmesi şartıyla. Her kurumun
kendi yönetmeliğiyle yönetildiği bir eğitim sistemi hayaliyle…
Allah’a emanet olunuz.
Yorumlar
Yorum Gönder